Ay: Mayıs 2009

Mayınlı alan yabancılara verilmemeli

Türk Ziraat Yüksek Mühendisleri Birliği (TZYMB) Genel Başkanı Fehmi Kiraz, TBMM’de, Suriye sınır hattında Türkiye’nin 6 ilinin sınırı olan 510 kilometrelik, yaklaşık 210 bin dekarlık mayınlı alanın temizlenmesi, ardından bu alanların mayınları temizleyen veya ihaleye giren firma ya da firmalara verilerek tarıma açılması konusunun görüşüldüğünü belirtti.
”Mayınlardan temizlenecek alanlarımız yabancılara verilmemelidir” diyen Kiraz, birlik olarak öncelikli görüşlerinin mayınların temizlenmesinden sonra bu alanların topraksız yöre halkına verilmesi olduğunu ifade etti. Çok sayıda meslektaşlarının işsiz olduğunu ifade eden Kiraz, ziraat mühendislerinin istihdamı ve yöre halkını danışmanlık noktasında yönlendirmesiyle bu alanların ülke ve yöre ekonomisine ciddi katkıda bulunacağını bildirdi.
Mayınlı araziler temizlendikten sonra bu toprakların profesyonel manada işletilmesi isteniyorsa birlik olarak bu alanlara talip olduklarını da belirten Kiraz, şunları kaydetti:
”70 yıllık tarımsal bilgi birikimi ve tecrübesiyle çok farklı projeler ile bu alanları yöre halkıyla beraber ülkemize en karlı şekliyle kullanmayı talep ediyor ve taahhüt ediyoruz.
Tarımsal üretimde dışa bağımlı olmadan, kendi kendimize yetebilecek üretim politikaları, orta ve uzun vadede hükümetlere göre değişen değil, sürdürülebilir bir milli tarım politikasının oluşması için el ele vermeye hazırız.”

MAYINLI ARAZİLER

 

 

TÜRK ZİRAAT YÜKSEK MÜHENDİSLERİ BİRLİĞİ

MAYINLI ARAZİLER

BASIN BİLDİRİSİ

25 Mayıs 2009

 

 

 

Ülkemiz Suriye sınır hattında 6 ilimizin sınırı olan 510 kilometrelik yaklaşık 210 bin dekarlık mayınlı alanın temizlenmesi ve akabinde bu alanların mayınları temizleyen ve/veya ihaleye giren firma yada firmalara verilerek tarıma açılması konusu TBMM’de görüşülmektedir.

 

Mayınlardan temizlenecek alanlarımız yabancılara verilmemelidir.

 

     TZYMB olarak öncelikli görüşümüz mayınların temizlenmesinden sonra bu alanların topraksız yöre halkına verilmesidir. Ülkemizde çok sayıda meslektaşımız işsiz durumdadır. Ziraat Mühendislerinin istihdamı ve yöre halkını danışmanlık noktasında yönlendirmesiyle bu alanlar ülke ve yöre ekonomisine ciddi olarak katkıda bulunacaktır. TZYMB olarak 70 yıllık mesleki birikimimizi ülke ekonomisi ve yöre halkı için seferber edebileceğimizi tüm yüreğimizle ortaya koymak isteriz.

 

     Mayınlı araziler temizlendikten sonra bu toprakların profesyonel manada işletilmesi isteniyorsa, TZYMB olarak bu alanlara talibiz.

 

     70 yıllık tarımsal bilgi birikimi ve tecrübesiyle çok farklı projeler ile bu alanları yöre halkıyla beraber ülkemize en karlı şekliyle kullanmayı talep ediyor ve taahhüt ediyoruz.

 

Tarımsal üretimde dışa bağımlı olmadan kendi kendimize yetebilecek üretim politikaları, orta ve uzun vadede hükümetlere göre değişen değil, sürdürülebilir bir Milli Tarım Politikasının oluşması için el ele vermeye hazırız.

 

     Kamuoyuna saygılarımızla…

 

 

 

                                                                Fehmi KİRAZ

                                                        Genel Başkan
                               Türk Ziraat Yüksek Mühendisleri Birliği

          Yönetim Kurulu Adına

 

 

Sakarya Cad. 30/2 Kızılay/ANKARA
Tel: (+90) 312 4335981

 

21 Mayıs Dünya Süt Günü Kutlu Olsun

Bilindiği üzere süt fiyatları kış aylarında % 35 değer kaybederek 60 Kuruştan 40 Kuruşlara kadar inmiştir. Tarım Bakanlığı sanayiciye süt tozu teşviği vermekle yine hata yapıyor. Tarım ve Köyişleri Bakanı Sn. Mehdi EKER piyasadaki fazla sütün çekilerek sanayici tarafından süt tozu yapımına 30 Milyon TL  destek verileceğini açıkladı.

Tarım ve Köyişleri Bakanlığı 10 yıldır sanayiciyi değil, çiftçiyi desteleyen bir Bakanlıktır.

Piyasadaki arz fazlasını çekmek soruna çözüm getiren bir yol değildir. Sadece bu yılı kurtarabilir. Gelecek yıllarda da aynı sorunlar olacaktır. Tarım Bakanlığı her yıl süt tozuna destek vermek zorunda kalacaktır.

Çiğ süt maliyeti AB ülkeleri ile aynıdır. Çiftçinin kar edememesi hatta zarar etmesi girdi fiyatlarının yüksekliğinden ve süt sektöründe tekelleşmeden dolayıdır.

Süt üreticilerinin örgütsüz olması, Üretici Birlikleri Kanun hükümlerinin uygulanamaması, Ulusal Süt Konseyinin yönetmeliğinden kaynaklanan yeterli maddi imkanlara kavuşturulamamış olması, genel olarak ürün konseylerinin geleceğinin ve söz hakkının o ürünün tüccarına ve sanayicisine mecbur bırakılması, süt sanayicilerinin tekel oluşturması, girdi fiyatlarının yüksekliği gibi konular süt üreticilerini kar edemez hatta zarar eder duruma düşürmüştür. Zarar eden üretici damızlık süt sığırını kasaplara satmak zorunda kalmaktadır. 2008 yılı TÜİK rakamlarına göre hayvan sayısı ve süt üretiminde düşüş meydana gelmiştir.

Hükümet ve Tarım Bakanlığı süt sektöründeki sorunlar için palyatif çözümler yerine sistemsel politikalarla çözüme gitmelidir.
– Yem, mazot, gübre, elektrik v.b. girdilere destek vermelidir,
– Süt üreticilerinin örgütlenmesini hızlandırmalıdır,
– Ulusal süt konseyinde sektörün her kesiminin söz hakkının eşit olduğu bir ortamda uzlaşı içerisinde politika üretmelerini ve Ulusal Süt Konseyinin maddi imkanlarının güçlendirilmesi sağlanmalıdır,
– Çiğ süt fiyatları ile market raf fiyatları arasındaki 3 katlık uçurumun üretici ve tüketici lehinde her iki fiyatın birbirine
yaklaştırılarak tekelleşmenin ortadan kaldırılması gerekmektedir,
– Süt tüketimi teşvik edilmeli, ilköğretim okullarında çocuklara süt dağıtılmalıdır.
– Banka kredilerinde faizsiz süre uzatımına gidilmelidir.
– Tarım sektörünün tamamı için bir ekonomik kriz paketi açıklanmalıdır.

Türk tarımı artık sürdürülemez bir duruma gelmiştir. Eğer önlemler alınmaz ise Türkiye tarımda üreten değil tüketen bir ülke olacaktır. Bütün sektörlerin kalkınması tarımın kalkınmasıyla olur.

Kamuoyuna saygılarımla.

Fehmi KİRAZ
Genel Başkan
Türk Ziraat Yüksek Mühendisleri Birliği

DÜNYA ÇİFTÇİLER GÜNÜ BASIN BİLDİRİSİ

Her yıl 14 Mayıs günü kutlanan Dünya Çiftçiler Gününü TZYMB olarak bizde kutluyoruz.

         Çiftçilik zor bir meslektir. Yılda bir ya da iki ürün yetiştirebilirsiniz. Çiftçinin o yılki ürünü tamamen tabiat olaylarına ve ürünün değer bulup bulmayacağına bağlıdır.

         Yağmur yağdığı zaman sevinir, dolu yağdığı, don olduğu zaman o yılki emeği boşa gider.        

         Türk tarımı ABD ve AB gibi ülkelerin güdümünde olan Gümrük Birliği, IMF ve Dünya Bankası, DTÖ benzeri örgütler ve anlaşmalarla özellikle 80’li yıllardan sonra uygulanan politikalarla açmaza girmiştir.

         Son yıllarda tarımda uygulanan politikaların yanlışlığı ya da eksikliği Türk tarımını ve çiftçisini zaten krizin içine düşürmüştü.

Genel olarak Türk tarımının ve çiftçinin durumu iyi değildir. T.C. Hükümeti ve Hükümetleri olarak tarım devamlı desteklenmeye çalışılsa da durum gittikçe kötüye gitmektedir.

         2000 yılından 2009 yılına kadar 2,5 milyon insan tarımdan kopmuş, buna bağlı olarak yaklaşık 1 milyon hektar tarım arazisi işlenememektedir.

Tarımsal üretim maliyetinin ortalama % 20’sini oluşturan gübre fiyatları çeşidine göre % 100 ile 150 arasında artmış ve bunun sonucunda gübre kullanımı % 30-35 oranında azalmış, tarımsal üretim maliyetinin yaklaşık % 35’ini oluşturan mazot girdisi fiyatları 2008 yılında % 30 artmıştır.

Ürün fiyatları girdi fiyatları oranında artmadığından dolayı tarımsal üretimden kar edilmesi mümkün olmadığı gibi sürdürülmesi de mümkün değildir. Toprağından kopamayan çiftçi borcunu çevirebilmek için özel bankalardan yıllık faizi % 23’leri bulan kredi kullanmaktadır. Ayrıca özellikle bazı bankalar, köy köy gezerek çiftçilere limiti 20-25 bin liraları bulan ve faiz oranları yıllık % 45-50 olan kredi kartı dağıtmakta, birçok çiftçimizin tarlası, traktörü, evi borcunu ödeyemediğinden dolayı haciz edilmiş ve bu süreç devam etmektedir.

Diğer sektörler ile ilgili olarak alınan kriz önleme paketleri yetersiz olmakla birlikte,

Tarım sektörünün krizde olduğu ve etkilendiği hükümet tarafından kabul edilip, diğer sektörlerdeki gibi tarım sektöründe de bir önlem paketi açıklanmalıdır;

Bu pakette,

         Tarımsal desteklemeler Tarım Kanununda olduğu gibi en azından GSMH’nın % 1’inden az olamaz hükmü çerçevesinde artırılmalıdır,

         Gübrede KDV oranlarının indirilmesi, Mazotta ÖTV ve KDV indirimi v.b. uygulamalar ile çiftçinin girdi maliyetlerini azaltıcı tedbirler ortaya konulmalıdır.

         Tarımda kullanılan elektrik fiyatları yeniden yapılandırılmalıdır,

         Tarımsal kredilerin geri ödemesinde faizsiz süre uzatımına gidilmelidir. Çiftçilere verilen kredi kartı faiz oranlarında da indirim yapılması gerekmektedir.

         Devlet müdahale kuruluşları daha aktif rol almalı ve regülasyon görevini yapabilmelidir.

         Üreticiden tüketiciye sağlıklı bir fiyat zincirinin kurulması gerekmektedir.

 

Aslında en başta bu tedbirlerin yanında orta ve uzun vadede Türk tarımına yapısal çözümler getiren sistemlerin kurulması gerekmektedir.

 

Tarım, insanoğlunun yaşayabilmesi için, gıda güvencesinin sağlanabilmesi için çok önemlidir. Türkiye gelişmiş ülkeler gibi tarımına önem vermelidir. Gün gelir ki paramız olsa dahi alacak bir avuç buğday bulamayabiliriz.

 

 

                                                             Fehmi KİRAZ

                                                 Genel Başkan 
                           Türk Ziraat Yüksek Mühendisleri Birliği

 

– http://www.tarimmerkezi.com/haber_detay.php?hid=23257

 

 

Sakarya Cad. 30/2 Kızılay/ANKARA
Tel: (+90) 312 4335981

Dünya Çiftçiler Günü’nde tarım sektörüne destek çağrısı

Bazı bankaların yüzde 45-50 faiz ile 20 bin-25 bin lira limitli kredi kullandırdığını belirten Kiraz, borcunu ödeyemeyen çiftçinin ise haciz ile karşı karşıya kaldığını söyledi. Krizden etkilenen tarım sektörü için de diğer sektörlerde olduğu gibi bir önlem paketi açıklanmasını isteyen Fehmi Kiraz, tarımsal desteklemelerin, Tarım Kanunu’nda olduğu gibi en azından GSMH’ın yüzde 1’i seviyesine çıkarılması, tarımsal girdilerde KDV’nin düşürülmesi, tarımda kullanılan elektriğin fiyatının ve kredilerin yeniden yapılandırılması gerektiğini vurguladı.

Temsilcilerimiz ile fikir alışverişi

Temsilcilerimiz ile, Birliğimiz ve üyelerimizin genel durumu, yaptıklarımız ve yapmamız gerekenler değerlendirildi. Üyelerimizin Birlik faaliyetleri ile ilgilerinin artırılması ve yeniden bir heyecan ve şevk kazandırılması için gerekli olan faaliyetler ve çalışmalar üzerinde değerlendirmeler yapıldı.

Varolan küreselleşme süreci içerisinde sivil toplum örgütlerinin rolü ve bu rol içerisinde üyelerimizle birlikte yapılabilecek faaliyetler tartışıldı.

TARIM SEKTÖRÜ, ÜLKEMİZ İÇİN VAZGEÇİLMEZ VE STRATEJİK BİR SEKTÖRDÜR

Biz Türk çiftçisinin temel sorunu olarak üretim girdilerindeki maliyetlerin yüksek olması buna karşılık hükümetin Türk çiftçisine zamanında ve yeterli destek vermediğini görüyoruz. Ama her şeye rağmen, Türk çiftçisi yine üretmeye devam etmektedir. Fedakârlığa, feragate devam etmektedir.  Tarımın girdilerinden, bir sosyal maliyet olarak vergi alınmamasını istiyoruz. Tarımın girdilerinden devlet vergi almadığı takdirde çiftçimiz uluslar arası piyasada rekabet etme şansını yakalayacaktır. Ucuza mal edip ucuz fiyata satabilecektir. O zaman yoğun üretim imkanı da bulacaktır. Kuzeyimizde 250 milyonluk ve tarım ürünleri üretemeyen bir pazar var. Bu pazarın ihtiyacını Türkiye karşılayabilir ama bu girdi fiyatlarıyla karşılayabilmesi mümkün değildir. Atalarımızın kanlarıyla vatanlaştırdıkları bu toprakların vatan olarak kalabilmesi için alın terlerinin bu topraklara düşmesi gerekmektedir. Üretim yapan çiftçimize hükümet tüm kaynaklarını öncelikli olarak kullandırmalıdır. Bu toprakları alın terleri ile üretime kazandıran Türk çiftçisine çiftçi örgütlerinin şahsında saygılarımızı ve şükranlarımızı sunuyoruz. Ülkemizin geleceği açısından, mevcut iktidarın tarımla ilgili politikalarını çok zararlı ve yanlış buluyoruz.”

Yapılan ziyaretten memnuniyetini belirten Genel Başkan Fehmi KİRAZ ise yaptığı konuşmada şu konulara değindi:

“Bugün dünya çiftçiler günü. Tarımın temsilcisi sivil toplum örgütü olarak biz de yürekten kutluyoruz. Çiftçilik gerçekten zorlaştı. Yılda bir ya da iki ürün alabiliyoruz. Tabiat şartlarına bağlı üretim yapıyoruz.  Tabiat olaylarının yanında fiyat politikaları da üreticiyi etkileyen önemli unsurlardan birisidir. Tarımdan ciddi bir kopuş var.  Girdi fiyatları yükseldi. Ürün fiyatları da dünya konjonktürüne de bağlı olarak çok fazla artmadı hatta bazı ürünlerde de düştü. Hal böyle olunca çiftçi kar elde edemediği gibi, tarımın sürdürülebilirliği sürekli olarak zorlaştı. Çiftçi durumu kurtarabilmek için bankalardan krediler kullanmak durumunda kaldı. Özellikle yabancı menşeli bankalar köy köy gezerek kredi kartları dağıttılar. Çiftçi bu kredilerden dolayı mağdur durumdadır. Diğer sektörlere yapılan ekonomik kriz önleme paketlerinin tarım için de yapılmasını istiyoruz. Mazotta ÖTV ve KDV, gübrede KDV indirimi gibi girdi maliyetlerini düşürücü tedbirlerin alınmasını istiyoruz. Çiftçi borçlarının faizsiz süre uzatımının gerçekleştirilmesini istiyoruz. Üreticinin mağduriyetini giderici tedbirlerin alınmasını bekliyoruz.”

Türk Ziraat Yüksek Mühendisleri Birliği olarak bizler de Dünya Çiftçiler Günü’nü kutlar, ülkemiz tarımı adına hayırlara vesile olmasını dileriz.

 
Konu ile ilgili basında yer alan haberler
Dünya Çiftçiler Günü’nde tarım sektörüne destek çağrısı
Türk Ziraat Yüksek Mühendisleri Birliği (TZYMB) Başkanı Fehmi Kiraz da Türkiye’de tarımın ve çiftçinin durumunun iyi olmadığını belirterek, kriz nedeniyle tarım sektörü için de paket açıklanmasını istedi.  TZYMB Genel Başkanı Kiraz, 14 Mayıs Dünya Çiftçiler Günü nedeniyle yaptığı açıklamada, 2000 yılından bu yana 2,5 milyon kişinin tarım sektöründen koptuğuna ve 1 milyon hektar tarım arazisinin artık işlenemediğine işaret etti. Tarımsal girdilerden, mazotun fiyatının yüzde 30, gübrenin fiyatının yüzde 100-150 arttığını, bu nedenle gübre kullanımının yüzde 30-35 azaldığını anlatan kiraz, buna karşın ürün fiyatlarının düşmesi nedeniyle kar edemeyen çiftçinin borcunu yüzde 23 faiz ile kredi kullanarak kapatmak zorunda kaldığını kaydetti.
Bazı bankaların yüzde 45-50 faiz ile 20 bin-25 bin lira limitli kredi kullandırdığını belirten Kiraz, borcunu ödeyemeyen çiftçinin ise haciz ile karşı karşıya kaldığını söyledi. Krizden etkilenen tarım sektörü için de diğer sektörlerde olduğu gibi bir önlem paketi açıklanmasını isteyen Fehmi Kiraz, tarımsal desteklemelerin, Tarım Kanunu’nda olduğu gibi en azından GSMH’ın yüzde 1’i seviyesine çıkarılması, tarımsal girdilerde KDV’nin düşürülmesi, tarımda kullanılan elektriğin fiyatının ve kredilerin yeniden yapılandırılması gerektiğini vurguladı.
 
 

KURULUŞUMUZUN 70.YILDÖNÜMÜ ETKİNLİKLERİ ÇERÇEVESİNDE EKONOMİK KRİZİN TARIMA ETKİLERİ KONULU PANEL DÜZENLENDİ

2008 yılında enflasyon %10 artarken gübre fiyatları %100 ile %150 oranında artmış, mazot 2008 yılının ilk yarısında %30 artmış, elektrik fiyatı %70 artmış, traktör satışları %40 oranında düşmüş ve çiftçiye 2008 yılında 10 Milyar TL kredi kullandırılmıştır. Buna karşın, buğday fiyatları %10 oranında artarken, mısır fiyatları %25, fındık fiyatları %40, üzüm fiyatları %25 ve üreticinin sattığı süt fiyatları %35-40 oranında düşmüştür. Pamuk fiyatlarında ise 6 yıldır değişiklik olmamaktadır. Tüm bunların yanında TMO buğday alımı bile yapmamış, bütçeden tarıma ayrılan pay ise 2008 yılına göre %10 daha düşürülerek 2009 yılında 4,95 Milyar TL olmuştur.

            Tarım sektörünün krizde olduğu ve etkilendiği Hükümet tarafından kabul edilmeli ve diğer sektörlerde olduğu gibi tarım sektöründe de bir önlem paketi hazırlanmalıdır. Tarımsal desteklemeler, Tarım Kanunu’nda belirtildiği üzere GSMH’nın %1’inden az olmayacak şekilde yeniden düzenlenmeli ve artırılmalıdır. Çiftçinin üretimde kullandığı girdilerde, özellikle gübrede KDV, mazotta ÖTV ve KDV indirimleri uygulanarak çiftçinin girdi maliyetini azaltıcı tedbirler ortaya konmalıdır. Tarımda kullanılan elektrik fiyatları yeniden belirlenmelidir. Tarımda kullanılan kredilerin geri ödemesinde faizsiz süre uzatımına gidilmeli, çiftçilere verilen kredi kartı faiz oranlarında indirimler yapılmalıdır. Devlet müdahale kuruluşları daha aktif rol almalı ve regülasyon görevini yerine getirebilmelidir.

            Krizden çıkış için Bakanlık, üniversiteler, Birlik, Oda ve diğer tüm paydaşlar ülke sorunlarının çözümü için ortaklaşa çaba içerisinde ve güç birliği içinde olmak zorundadır.

 

PANELLE İLGİLİ BASIN VE İNTERNET HABERLERİ: