Ay: Temmuz 2018

GENEL BAŞKANIMIZ FEHMİ KİRAZ GÜNCEL PROGRAMINA KATILDI

Genel Başkanımızın değindiği konular başlıklar itibariyle şöyledir:

Gıda fiyatlarında kur artışları ve enflasyonun etkisi ile son dönemlerde artışlar yaşandı. ÜFE haziran ayı %23,71 oranında iken, TÜFE haziran ayı % 15,39’larda idi. Bu oranların birbirine yakın olması gerekmektedir.

Buğday fiyatlarında ise geçen yıla oranla %10’luk bir fiyat artışı mevcut bulunmakta. Ancak bu durum sonucunda ekmeğin fiyatında %20-25’lik artış uygulanan yerler de bulunmakta. yüksek fiyattan yapılan ekmek satışına müdahale edilmesi gerekmektedir.

Ekmek yapım maliyetlerinin içinde buğdayın oranı %25 iken, satış esnasında %10’luk buğday zammı ekmek fiyatına uygulanmamalıdır. Aynı şekilde susam fiyatlarının da simit fiyatlarını bu kadar artırmaması gerekmektedir.

Çiğ sütte meydana gelen fiyat artışı ise diğer tüm süt ürünleri fiyatını etkilemektedir. Gıdadaki enflasyon oranının %17-18’lerde olması maalesef ki bu fiyatların giderek yükselmesine sebep olmaktadır. Sütte devam eden sorun çözümlendiği zaman et sorunu da büyük oranda çözümlenebilir.

Bu gıda fiyatlarındaki artışı önleyebilecek argümanlar mevcut bulunmaktadır. Diğer gıda maddelerine oranla yaş sebze meyvede fiyatları düşürmek daha kolay bir uygulamadır. Tüketici olarak fiyatlardan etkilenilmemesi için toptan marketlerden kuru gıda alışverişi, yaş sebze meyvede ise pazara yönelim geçekleşirse bir nebze de olsa düşük fiyattan alışveriş yapmak mümkün olacaktır.

Güvenilir gıdaya ulaşımda, üretimin başından sonuna kadar denetim gereklidir. Denetim elemenı açığını kapatmak için ise en az 10000; ziraat, gıda, su ürünleri mühendisi ve veteriner alımı yapılması gereklidir. Organik ürünler tercih eden tüketiciler ise mutlaka sertifikasını sorgulamalı, ona göre alışverişini yapmalıdır. (Haber: Yakup AKIN)

Bekir Pakdemirli, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin ilk Tarım ve Orman Bakanı

TARIM VE ORMAN BAKANI BEKİR PAKDEMİRLİ KİMDİR?
1973 yılında İzmir’de doğdu.
Bilkent Üniversitesi İşletme Fakültesi’nde lisans eğitimini tamamladıktan sonra, Başkent Üniversitesi’nde İşletme Yüksek Lisansı, Celal Bayar Üniversitesi İktisat Bölümü’nde doktora çalışmalarını yürüttü.
Gıda, tarım, hayvancılık, teknoloji ve otomotiv alanlarında serbest girişimcilik yaptı. Çeşitli şirketlerin kuruluşunda ve yönetiminde bulundu. Türkiye’nin ilk 500 sanayi kuruluşu arasında yer alan bir firmada ve halka açık bir gıda firmasında Genel Müdürlük görevlerini üstlendi. Uluslararası bir gıda şirketindeki üst düzey yöneticilik görevinin ardından, yine aynı şirkette danışmanlık yaptı.
Turkcell, BİM ve Albaraka Katılım Bankası’nda yönetim kurulu üyesidir. Sosyal sorumluluk faaliyetleri kapsamında Tarihi Kemeraltı A.Ş. ve Türkiye Ruh Sağlığı Tedavi Vakfı Yönetim Kurulu Üyeliklerini, Anadolu Otizm Vakfı Mütevelli Üyeliğini, Sermaye Piyasası Yatırımcıları Derneği Üyeliğini sürdürmektedir.
Deniz kaptanlığı, pilotluk ve amatör telsizcilik hobileri vardır.
İngilizce biliyor. Evli, üç çocuk sahibidir.

“Gıda fiyatlarındaki artışın ana nedeni döviz kurundaki yükseliş..”

Fiyat artışındaki en önemli etken kriterin aracılar olduğunu belirten Kiraz, tarlada 30 kuruşa zor satılan soğanın on gün geçmeden marketlerde 6 liraya kadar çıktığını, bunun nedeninin de aracıların çokluğu olduğunu söyledi. Hal kanunundan dolayı ürün hale girmeden kesinlikle işlem yapılmadan dışarıya çıkamıyor, aracı sayısı fazla ve her biri %25-50 kar koyarak 3 ila 7 kat arası fiyat artışı meydana geliyor dedi. Bunun önlenmesi için aracı sayısının azaltılması gerektiğini, hem üreticinin bu artıştan faydalanamadığını, hem de tüketicinin zarar ettiğini belirtti.

Tarımsal Üretici Birlikleri Kanunu ve Hal Kanunu revize edilerek üye üreticilerden ürünün alındığı ve satılacağı yerdeki hale girdirmeden 50-60 market zinciri olan bir markete malını direk olarak verebileceği ve fiyatları dengelemek açısından en azından ürünlerin bir kısmında bu uygulamanın gerçekleştirilebileceği tavsiyesinde bulundu.    Önce Cumhurbaşkanımız, Tarım ve Orman Bakanlığı ile Ticaret Bakanlığı’nın bu fiyat ayarlamasını yapması gerektiğine değindi. Döviz düşmezse ürün fiyatları da bir süre daha artışına daha artışına devam edecek, dolar 5 lirayı geçerse yeni fahiş zamlar yolda demektir dedi.

Tarla domatesi yetiştiği zaman Temmuz’da Ağustos’ta fiyatı en fazla %25 geriler, sonbaharda ilkbaharda gördüğü fiyatın da üzerine çıkar. Dolar bu seviyede kalırsa Hal ve Tarımsal Üretici Birlikleri Kanunu düzeltilmezse enflasyon da yükselmeye devam ederse bu fiyatları maalesef arayacağız. 

Bu artışların hepsini spekülatörlere sebep bulmamız gerçekten de bu işin kolayına kaçmak demektir. Döviz kuru etkili, enflasyon bakısı etkili, esas etkili olan aracılar. Bu artışın sebebi sadece spekülatörlerdir diyemeyiz dedi. İşin çözümünün sistemi kurgulamakta olduğunu belirtti.

70’li 80’li yıllarda kendi kendine yeten 7 ülkeden biri olduğumuzu, şu anda üretimimiz fena olmamasına rağmen birçok ürünü dışarıdan alabildiğimizi belirtti. Ülkemizdeki 27 milyon ha tarım alanı 23,5 milyon ha tarım alanına düştü. Bu alanlar daha da azaldığını, 5 milyon ha sulanabilen alanımızın, 5 milyon ha da ekonomik olarak yatırım yapılıp sulamayı bekleyen kuru arazimizin olduğunu belirtti. Petrolden sonraki en fazla ithalat kalemimiz yağlı tohumlu bitkiler ve bitkisel ham yağ olduğunu belirtti ve sulu üretim alanlarımızı arttırmamız gerektiğine değindi.

Nüfusumuz artıyor ve tarım alanlarımız azalıyor, üretici bazına dönecek olursak girdi maliyetleri çok yükseliyor, üretimdeki kar marjı daralıyor. Maalesef üreticimiz bazen hiç kar etmeyip %5-10-15 kar marjıyla çalışıyor ve üretimi terk ediyor. Kırsal kesimimiz şehirlere göç veriyor. Köylerimizde genç nüfusumuz kalmıyor.

Eğitim çok güzel fakat taşımalı eğitimden dolayı öğrencilerimiz, gençlerimiz gözlerini şehirlerde açıyor. Bu da kırsal kesim açısından sosyal sıkıntıları oluşturuyor. Kırsal kesimde yaşanabilirlik zor durumda. Kırsal yaşamda yaşanabilirliği arttırmamız gerekiyor. Ürün girdi maliyetlerini düşürebilmemiz gerekiyor. Üretimde kâr marjının arttırılması gerekiyor dedi. Sağlık ve eğitim ile internet ve telefon gibi iletişim hizmetlerine kolay ulaşılabilmesi gerektiğine değindi. Ulaştırma ve yol koşullarının iyileştirilmesi, devlet olarak bu tedbirlerin alınması gerektiğini, üreten nüfusun köyde olması gerektiğini belirtti.

80 milyon insanımızın doyabilmesi için kırsalda yaşayan insanımızın insanca yaşamayı hak ederek gelirinin kar edebilirlik noktasında üretimin sürdürülebilirliğini devam ettirerek bizim bu insanlarımıza pozitif de olsa ayrımcılık yapmamız, destek olmamız lazım dedi.