Söz alan Mansur Yavaş ise şunları söyledi: “Davetiniz ve teşrifiniz için teşekkür ederim. Benim bu camia ile bağım, öğrencilik yıllarına dayanır. Buradaki birçok arkadaşımla Yıldırım Beyazıt Öğrenci Yurdu’nda o kadar haşır neşir olmuştuk ki, beni herkes ya ziraatli veya veteriner zannederdi.
Bir tek amacımız var: Biz ülkücü kimliğimiz ile yemeden de çalışılıp başarılı olunabileceğini halkımıza ispat edeceğiz. Bu seçimde, birer seçmen olmaktan çıkıp, adeta birer Mansur Yavaş gibi yardımcı olmanızı talep ediyorum. İsmimizin etrafında esen bir rüzgar var. Bu rüzgarı arkamıza alıp, başarılı olacağımızı umuyorum. Vereceğiniz katkılardan dolayı da hepinize şimdiden çok teşekkürler ediyorum.”
Mansur Yavaş’ın açıklamalarının ardından, sohbet toplantısı şeklinde devam eden toplantıda üyelerimiz de soru, öneri ve görüşlerini ilettiler ve fikir teatisinde bulundular.
Sayın Yavaş’a seçim sürecinde ve seçimde Birlik olarak başarılar dileriz.
Sayın Yavaş hakkında daha detaylı bilgi ve iletişim için:
Ali Kömürcü’nün seminer konusu ile ilgili hazırladığı detaylı dokümana http://www.tzymb.org.tr/koseyazilari.asp?yazar=12&yazi=58 adresinden ulaşabilirsiniz.
Samsun’un Çarşamba ilçesinde yaptıkları gezi sonrası dönerken meydana gelen kazada 4’ü öğrenci biri öğretim görevlisi 6 kişiyi kaybeden Ordu Üniversitesi Ziraat Fakültesi’nde yas var. Sabah erken saatlerde fakülteye gelen öğrenciler, kaza haberiyle birlikte gözyaşlarına boğuldu.
Öğretim görelisi Yrd. Doç Dr. Şahin Dere ile birlikte ikinci sınıf öğrencileri Kübra Penez (Çorum), Musa Gündüz (Batman), Hatice Özen (Karabük), Yasemin Yetim’i (Zonguldak) kaybeden fakültede ders yapılmadı. Kazada araç sürücüsü de hayatını kaybetti.
25 Aralık Perşembe Günü; Saat 13:00’de Ordu Üniversitesi Ziraat Fakültesi’ nde Düzenlenecek Törenin Ardından, Yard. Doç. Dr. Şahin DERE’nin naaşı, memleketi olan Eskişehir’e uğurlanacak.
Kazada hayatlarını kaybeden, öğrenci kardeşlerimize ve üyemiz Yard. Doç. Dr. Şahin DERE’ye Allah’tan rahmet, acılı ailelere ve tüm Sevenlerine sabır ve başsağlığı diliyoruz.
Değerli Basın Mensupları,
Bilindiği gibi, Türk Milleti, tarih boyunca Orta Asya’dan Avrupa’ya büyük fetihler gerçekleştirmiş, kültür ve medeniyet alanları oluşturmuş, karanlık çağları kapatıp insanlığı aydınlık yarınlara taşımış, büyük imparatorluklar kurarak yüzyıllarca farklı dinlerden, farklı ırklardan yetmiş iki buçuk milleti adalet ve barış içinde yaşatmış, bu yönleriyle insanlığa bugün dahi niteliğine ve niceliğine ulaşılamamış “insan haklarına saygı merkezli” bir “medeniyet güneşi” sunmuştur.
Bu güneşin ışıklarından korkan yarasa ruhlu topluluklar; yüzyıllar boyunca bir “Haçlı Ruhu” ile, askeri, ekonomik, sosyal, dini, etnik, psikolojik saldırılarla milyonlarca Türk insanını hunharca katletmişlerdir.
Nihayet bu “Haçlı Sürüleri” tarihi emellerine kavuşmak üzereyken asırladır hür yaşamış büyük Türk Milleti Mustafa Kemal Atatürk’ün önderliğinde hiçbir şart altında “Türk’e kefen biçilemeyeceğini” “ Türk’e zincir vurulamayacağını” bütün dünyaya açıkça göstermiştir.
Ne yazık ki, Aynı merkezler bu politikalarını aynı inatla, aynı gayretle Cumhuriyet tarihimiz boyunca, bazen açıkça bazen sinsice, devşirdiği ve satın aldığı işbirlikçilerin de desteğiyle günümüze kadar ısrarla sürdürmüş, hedeflerine ulaşmak için artık son saldırılarına hazırlanmaktadırlar.
Son saldırılarına hazırlanan emperyalist güçler;
1- İçimizden devşirdikleri sözde aydınlara her vesileyle Türk milletine hakaret ettirmekte ve bunun karşılığında madalyalar vermekte, ekonomik refah imkanları sunmaktadırlar.
2- Bunlardan bir kısmına “Türkler bir milyon Ermeni öldürdü” sözünü söyletirken, diğer bir kısmına da “ Öldürdüğümüz Ermenilerden özür diliyoruz” dedirtmektedirler.
Değerli Basın mensupları,
Türk milletini hiçbir anlamda ve hiçbir alanda temsil etmeyen bu “Sözde Aydın”ların başlattıkları kampanya Türk Milleti büyük bir hayret ve derin bir endişe ile takip etmektedir.
Türk milleti hayret etmektedir:
Çünkü içinde yetiştirdiği, besleyip büyüttüğü, kıt imkanlarına rağmen okutup meslek, hatta şöhret sahibi yaptığı bu insanların tarihe, hakka, hakikate, insanlık onuruna, bu toprakların kutsiyetine , toprağı vatan yapmış şehitlerin kanına, canına asla yakışmayan böyle bir hakareti, böyle bir gafleti, böyle bir nankörlüğü, böyle bir insafsızlığı, böyle bir zulmü nasıl yapabildiklerini anlayamamaktadır.
Türk Milleti hayret etmektedir:
Çünkü içinde yetiştirdiği, besleyip büyüttüğü bu sözde aydın güruhunun
– Ermeniler tarafından soy kırıma tabi tutulan milyonlarca Müslüman Türk insanın acısını, nasıl unuttuğunu,
– Daha dün Karabağ’da, Hocalı’da Ermeniler tarafından katledilen on binlerce Türkün feryadını nasıl unuttuğunu,
– Azerbaycan Topraklarının üçte birinin hala Ermeni işgali altında olduğunu,
– 1.5 milyon Karabağ kaçkınının ağır şartlar altında inim inim inlemesini nasıl duymadığını,
– Kerkük’te, Batı Trakya’da her gün katledilen, insani hakları göz göre göre çiğnenen insanlarımızın feryadını niye duymadıklarını anlayamamaktadır.
Değerli Basın Mensupları,
Türk Milleti bu tür kötü gelişmeleri derin bir endişe hatta dehşet içinde izlemektedir. Bu milletin bekasıyla, aşıyla, işiyle, emeğiyle, ekmeğiyle, toprağıyla, kimliğiyle, kültürüyle, tarihiyle, şerefiyle, diliyle, diniyle emperyalist güçler rahatlıkla oynayabilmekte, korkusuzca saldırabilmektedirler.
Bütün bunlar da demokrasi adına, özgürlükler ve insan hakları adına yapılmaktadır. Daha da vahimi en alttan en üste kadar bu değerleri korumak ve kollamakla görevli olanların gözleri önünde kolayca yapılabilmektedir.
Değerli Basın Mensupları
Biz Türk Dayanışma Konseyi olarak diyoruz ki;
Türk Milleti ve bu ülke asla sahipsiz değildir.
Bu Milletin ve bu ülkenin sahibi önce Alemlerin Rabbi olan Yüce ALLAH’tır.
Sonra da Milletin kendisidir. İçinden çıkardığı yiğit evlatlarıdır, köklü kurumlarıdır.
Hiç Kimse Türk Milletinin sabrını, soğuk kanlılığını, hoş hoşgörüsünü ve anlamlı suskunluğunu yanlış anlamasın.
Hiç kimse yanlış hesap yapmasın. Tersini yapmak isteyen dönüp tarihe tekrar baksın.
Biz Türk Dayanışma Konseyi olarak diyoruz ki;
Köklü ve muhteşem bir geçmişe, dertli ve zor bir hale, kutlu ve umutlu bir geleceğe, önemli ve riskli bir vatan coğrafyasına sahip olan Büyük Türk Milleti bugün iç ve dış düşmanlarının açık ve sinsi saldırılarıyla ciddi bir yol ayırımı noktasına sürüklenmektedir.
Hiç kimse heveslenmesin. Hevesleri kursaklarında kalacaktır.
Çünkü Türk Milleti Büyüktür.
Elbette ki; Türk Milleti ve Türkiye Cumhuriyeti Devleti ilelebet payidar kalacaktır.
Saygılarımızla. 19.12.2008
Türk Ziraat Yüksek Mühendisleri Birliği ve Türk çiftçisi mazot fiyatlarını dikkatle takip ediyor.
Türk Ziraat Yüksek Mühendisleri Birliği (TZYMB) bundan iki ve dört ay önce yine basın bildirileri ile hükümete ve ilgili kurumlara mazot fiyatlarının indirilmesi konusunda uyarıda bulunmuştu.
Akaryakıt pompa satış fiyatları son bir aydır % 12 oranında düşürülmüş ama bu yeterli değildir.
11 Temmuz 2008 günü ham petrolün varil fiyatı 147 ABD Doları olarak tarihin en yüksek değerine ulaşmış, o tarihten itibaren hızlı bir iniş yaşanmıştır. Şu gün itibariyle ham petrolün varil fiyatı 52 ABD Dolarıdır.
11 Temmuzdan bugüne petrol % 67 oranında düşmüştür. Akaryakıt fiyatlarının, özelliklede tarımda girdi olarak kullandığımız mazot fiyatlarının (%67-%12) % 55 oranında daha düşürülmesi gerekmektedir.
Ayrıca Devletin aldığı vergi pompa satış litre fiyatının % 70’i oranındadır.
Petrolün rafineri çıkış fiyatı üzerine ÖTV, EPDK payı ve bunların tümü üzerine KDV eklenmektedir.
Litre başına 1,49 YTL sabit Özel Tüketim Vergisi, EPDK payı ve KDV ücretlerini Devletin düşürmesi gerekmektedir. Aksi halde beklediğimiz % 55’lik indirimden sonra Devletin akaryakıttan aldığı vergi oranı % 80-85’lere çıkacaktır.
Ülkemiz akaryakıtı Dünya’da en pahalı kullanan ülkedir. Çiftçimizde Dünya’nın en pahalı mazotunu kullanmaktadır. Küreselleşen ve gümrük vergilerinin kalktığı Dünya’da Türk çiftçisi diğer ülke çiftçileri ile rekabet edebilme şansını kaybetmişlerdir.
Dünya petrol piyasasından dolayı önümüzdeki günlerde akaryakıt fiyatlarının beklediğimiz % 55’lik daha düşürülmesi ve Devletin uyguladığı vergi oranlarının indirilmesinden sonra Türk çiftçisi 1 litre mazotu 1,5 YTL’ye kullanabilecek, ekonomik krizin en fazla etkilediği tarım sektöründe bir nefes alabilecek ve diğer ülkelerin çiftçileriyle rekabet etme şansını yakalayabilecektir.
Saygılarımla…