Ay: Haziran 2008

Hocamız Prof. Dr. Orhan Düzgüneş ve ahirete irtihal eden meslektaşlarımız dualarla anıldı

Anma programı, Karşıyaka mezarlığında kabir ziyaretleri ve kabristanda Kur’an-ı Kerim tilavetleri ile başladı.

Ardından Birliğimiz 4. katında terasta Mevlid-i Şerif ve Kur’an-ı Kerim okundu, ahirete göçen meslektaşlarımız dualarla yad edildi. Programa TZYMB ve TZYMB Vakfı yetkili organları tam kadro iştirak ederken, eski başkanlarımız ve çok sayıda üyemiz bizleri yalnız bırakmadı. Duaların ardından katılan üyelerimize yemek ikramında bulunuldu.
Ruhlarınız şad, mekanlarınız cennet olsun.
 

FINDIK BASIN BİLDİRİSİ

Dünya fındık üretimi ortalama 750 – 900 bin ton arasında değişmektedir. Ülkemiz, Dünya fındık üretiminde %75’lik üretimle 1. sırada yer almaktadır. Ülkemizde fındık üretimi son yıllarda 650 bin hektar alanda 600-700 bin ton arasında değişmektedir. 400 bin üreticiyi direkt, 2 milyon insanın da dolaylı olarak geçim kaynağını oluşturmaktadır.

Yıllara göre fındık ihracatı 400-450 bin ton kabuklu fındığa eşdeğer gelmektedir. İç tüketimde değerlendirilen fındık ise 80-100 bin ton dolaylarındadır. Toplamda yıllara göre 500-550 bin ton fındık satılabilmektedir.

·        2008 yılı için fındık rekoltesi 710 bin ton olarak beklenmektedir.

·         Fiskobirliğin tasfiyesi uğruna üzerine hiç görev değil iken Avrupa bankalarından yüz milyonlarca dolar kredi alarak fındık alımına giren Toprak Mahsulleri Ofisinin geçmiş yıllarda aldığı depolarında bulunan 320 bin ton fındık stoku ile birlikte 2008 yılı fındık arzı 1 milyon tonun üzerinde olmakta ve 500 bin ton arz fazlası meydana gelmektedir.

·         2007 yılı fındık maliyeti kilograma 3,30 YTL iken fahiş bir şekilde artan girdiler sonucunda TZYMB ve Karadeniz Bölgesindeki temsilcilikleri ile birlikte 2008 yılı fındık maliyeti kilograma 4,20 YTL  olarak hesaplanmıştır. % 20’lik refah payı ile birlikte fındık alım fiyatının kilograma en az 5 YTL olması gerekmektedir. Bu fiyat ile ihracatta fındık, 2008 yılı kampanya döneminde ülkemize 2 milyar $ döviz kazandıracaktır.

Devlet müdahale kurumları ile en az 5 YTL/Kg ile devreye girmezse eğer fındık üreticisi 2008 yılında kan ağlayacaktır. Bu durumda fındığın fiyatı 2 YTL’nin de altına düşecektir. Bu fiyat ile de fındık 2008 yılı kampanya döneminde ülkemize ancak 800 milyon $ döviz kazandırabilecektir.

TMO’nun fındık alabilecek elinde parası bulunmamaktadır. Elindeki fındığın satılması halinde yine fiyatlar aşağı doğru eğilime girecektir. Yağlığa ayrılması durumunda da külliyen zarar edecektir.

·         Devlet dolayısıyla TMO, elinde bulunan fındığın bir kısmını okullarda, askeriyede ve hastanelerde bedava dağıtmalıdır.  Ayrıca TMO elindeki fındığın kalan diğer kısmını da belediyelere satmalıdır. Belediyelerin sosyal destek projesi kapsamında maddi durumu zayıf olan vatandaşlara aylık dağıttığı kumanyalar  içerisine 2 kilogram fındık koyması halinde 5 milyon aileye ayda 10.000 ton fındık dağıtılmış olacaktır. Bir yıl içerisinde  120 bin ton fındık bu şekilde değerlendirilerek zarar edilmemiş olacaktır.

Ülkemiz açısından stratejik olan ürünler arasında yer alan fındık her zaman fiyat anlamında desteklenmelidir. Kilogram fiyatın 1 YTL düşmesi ülkemize 400-450 milyon $ döviz kaybettirmektedir. Devletin fındık fiyatını yüksek tutması ile bu para üreticimizde dolayısı ile ülkemizde kalacaktır. 

                                  

 

    TÜRK ZİRAAT YÜKSEK MÜHENDİSLERİ BİRLİĞİ

                                                                                             

 

 

TOPRAK MAHSULLERİ OFİSİ ELİNDE KALAN 320.000 TON FINDIĞI KUMANYA DAĞITAN BELEDİYELERE SATMALIDIR.

TÜRK ZİRAAT YÜKSEK MÜHENDİSLERİ BİRLİĞİ

FINDIK

BASIN BİLDİRİSİ

11 Haziran  2008

 

TOPRAK MAHSULLERİ OFİSİ ELİNDE KALAN 320.000 TON FINDIĞI KUMANYA DAĞITAN BELEDİYELERE SATMALIDIR.

 

Dünya fındık üretimi ortalama 750 – 900 bin ton arasında değişmektedir. Ülkemiz, Dünya fındık üretiminde %75’lik üretimle 1. sırada yer almaktadır. Ülkemizde fındık üretimi son yıllarda 650 bin hektar alanda 600-700 bin ton arasında değişmektedir. 400 bin üreticiyi direkt, 2 milyon insanın da dolaylı olarak geçim kaynağını oluşturmaktadır.

Yıllara göre fındık ihracatı 400-450 bin ton kabuklu fındığa eşdeğer gelmektedir. İç tüketimde değerlendirilen fındık ise 80-100 bin ton dolaylarındadır. Toplamda yıllara göre 500-550 bin ton fındık satılabilmektedir.

·        2008 yılı için fındık rekoltesi 710 bin ton olarak beklenmektedir.

·         Fiskobirliğin tasfiyesi uğruna üzerine hiç görev değil iken Avrupa bankalarından yüz milyonlarca dolar kredi alarak fındık alımına giren Toprak Mahsulleri Ofisinin geçmiş yıllarda aldığı depolarında bulunan 320 bin ton fındık stoku ile birlikte 2008 yılı fındık arzı 1 milyon tonun üzerinde olmakta ve 500 bin ton arz fazlası meydana gelmektedir.

·         2007 yılı fındık maliyeti kilograma 3,30 YTL iken fahiş bir şekilde artan girdiler sonucunda TZYMB ve Karadeniz Bölgesindeki temsilcilikleri ile birlikte 2008 yılı fındık maliyeti kilograma 4,20 YTL  olarak hesaplanmıştır. % 20’lik refah payı ile birlikte fındık alım fiyatının kilograma en az 5 YTL olması gerekmektedir. Bu fiyat ile ihracatta fındık, 2008 yılı kampanya döneminde ülkemize 2 milyar $ döviz kazandıracaktır.

Devlet müdahale kurumları ile en az 5 YTL/Kg ile devreye girmezse eğer fındık üreticisi 2008 yılında kan ağlayacaktır. Bu durumda fındığın fiyatı 2 YTL’nin de altına düşecektir. Bu fiyat ile de fındık 2008 yılı kampanya döneminde ülkemize ancak 800 milyon $ döviz kazandırabilecektir.

TMO’nun elinde fındık alabilecek parası bulunmamaktadır. Elindeki fındığın satılması halinde yine fiyatlar aşağı doğru eğilime girecektir. Yağlığa ayrılması durumunda da külliyen zarar edecektir.

·         Devlet dolayısıyla TMO, elinde bulunan fındığın bir kısmını okullarda, askeriyede ve hastanelerde bedava dağıtmalıdır.  Ayrıca TMO elindeki fındığın kalan diğer kısmını da belediyelere satmalıdır. Belediyelerin sosyal destek projesi kapsamında maddi durumu zayıf olan vatandaşlara aylık dağıttığı kumanyalar  içerisine 2 kilogram fındık koyması halinde 5 milyon aileye ayda 10.000 ton fındık dağıtılmış olacaktır. Bir yıl içerisinde  120 bin ton fındık bu şekilde değerlendirilerek zarar edilmemiş olacaktır.

Ülkemiz açısından stratejik olan ürünler arasında yer alan fındık her zaman fiyat anlamında desteklenmelidir. Kilogram fiyatın 1 YTL düşmesi ülkemize 400-450 milyon $ döviz kaybettirmektedir. Devletin fındık fiyatını yüksek tutması ile bu para üreticimizde dolayısı ile ülkemizde kalacaktır. 

                                  

 

    TÜRK ZİRAAT YÜKSEK MÜHENDİSLERİ BİRLİĞİ

TMO, buğdayı 0,640 YTL’den almalı

“Özellikle buğday fiyatları, çiftçinin elinden çıktıktan sonra hızlı bir şekilde yükselmiştir. Kuraklığın yaşandığı 2007 yılında TMO dolayısıyla hükümet bu noktada regüle edici (düzenleyici) görevini yapamamıştır. Her yıl ortalama 1,5-2 milyon ton buğday alan TMO, 2007 yılında sadece 122 bin ton buğday alabilmiştir. Fiyatların yükselebileceğini öngörebilmesi, fiyatların çiftçinin ve tüketicinin lehine olarak ayarlayabilmesi gerekirdi.”

Son bir yılda gübre fiyatlarında yüzde 100, mazot fiyatında yüzde 30, tohum fiyatında yüzde 20, elektrik fiyatında yüzde 20 artışların gerçekleşmesi sonucunda buğday maliyetinin, 2008 yılında Türk Ziraat Yüksek Mühendisleri Birliği’nin şubeleri ve temsilcilikleri ve konusunda uzman üyeleri ile ortaklaşa yapılan çalışmalar sonucunda kilogramı 0,533 YTL olarak belirlendiğini kaydeden Kiraz, yüzde 20 refah payı ile birlikte TMO’nun alım fiyatı ve piyasa fiyatlarının 1’inci grup Anadolu kırmızı ekmeklik sert buğday için kilogram fiyatının en düşük 0,640 YTL olması ve TMO’nun bu fiyatın altında alım yapmaması gerektiğini vurguladı.

 

TZYMB BUĞDAY BASIN BİLDİRİSİ

                              2 Haziran  2008 

           Ticarete konu olan buğday üretimi 110 milyon ton civarındadır.

Dünya ihraç fiyatları artmaktadır. Dünya buğday fiyatı 2002 de 161 $/Ton, 2006’da 219 $/Ton, 2008 de ise 430 $/Ton lara çıkmıştır.

            Dünya 2008/2009 yılı buğday üretimi, 2007/2008 üretim döneminde olduğu gibi 600 milyon ton olarak beklenmektedir.

Ülkemizde, 2007 yılı üretim ise 17,2 milyon ton olarak gerçekleşmiştir. 2008 yılında ise Güneydoğu Anadolu Bölgesindeki kuraklık ve İç Anadolu Bölgesindeki lokal yağış azlığından dolayı tahmini olarak 17,4 milyon ton buğday üretimi beklenmektedir.

Geçen yıl uluslar arası gıda firmaların spekülatif hareketleri, küresel ısınma ve kuraklık, finans sektörünün emtia sektörüne hızlı geçişi, biyoyakıt kullanımının artması, petrol fiyatlarının artması gibi sebeplerden dolayı tarımsal ürünlerin ve gıda fiyatlarının Dünya’da ve ülkemizde hızlı bir yükselişi olmuştur.

Özellikle buğday fiyatları, çiftçinin elinden çıktıktan sonra hızlı bir şekilde yükselmiştir. Kuraklığın yaşandığı 2007 yılında Toprak Mahsulleri Ofisi dolayısıyla hükümet bu noktada regüle edici görevini yapamamıştır. Her yıl ortalama 1,5- 2 milyon ton buğday alan TMO, 2007 yılında sadece 122 bin ton buğday alabilmiştir. Fiyatların yükselebileceğini öngörebilmesi, fiyatların çiftçinin ve tüketicinin lehine olarak ayarlayabilmesi gerekirdi.

Son bir yılda gübre fiyatlarında %100, mazot fiyatında %30, tohum fiyatında %20, elektrik fiyatında %20 artışların gerçekleşmesi sonucu buğday maliyetinin, 2008 yılında Türk Ziraat Yüksek Mühendisleri Birliğinin şubeleri, taşra temsilcilikleri ve konusunda uzman üyeleri ile ortaklaşa yapılan çalışmalar sonucunda kilograma 0,533 YTL olduğu belirlenmiştir. % 20 refah payı ile birlikte TMO’nun alım fiyatı ve piyasa fiyatlarının 1 inci Grup Anadolu Kırmızı Ekmeklik Sert buğday için kilogram fiyatı en düşük 0,640 YTL olmalı ve TMO bu fiyatın altında alım yapmamalıdır.

Ülkemizde buğday üretiminin artırılması için;

  • Hükümet TMO aracılığı ile tedbirini almak suretiyle piyasayı kontrol edebilmeli, spekülatif hareketleri önceden algılayabilmeli ve piyasayı regüle edebilmelidir.
  • Türk tarımı ve çiftçi dünya ile rekabet edememektedir. Tarım sektörü, nüfusun beslenme ihtiyacını karşılaması, gıda sanayine hammadde sağlaması, istihdam yaratması, ihracata doğrudan ve dolaylı katkı sağlaması nedenlerinden dolayı üretilen ürün,  IMF, Dünya Bankası ve DTÖ’ye rağmen direkt ve dolaylı olarak AB ve ABD standardında desteklenmelidir.
  • Ülkemizde, 600 bin ton sertifikalı tohumluğa ihtiyaç vardır. Bugüne kadar kullanılan sertifikalı tohumluk miktarı bu miktarın çok altında kalmıştır. 200 bin ton sertifikalı tohum dağıtımı yapılmış olup, tohumluk ihtiyacının yaklaşık %30’u karşılanmış, Devletin buna acil destek vermesi gerekmektedir.
  • Tarımsal altyapılar yeterli değildir. Kadastro sorununun bir an önce tamamlanması gerekmektedir. Miras hukukunun düzeltilmesi ve toprağın parçalanması önlenmelidir. Arazi toplulaştırması yapılmalıdır. Sulama potansiyelimizin % 25-30’unu kullanabilmekteyiz. GAP ile başlayan son günlerdeki gelişmeler diğer bölgelerimizde de hızlı bir şekilde yatırımlar yapılarak sulama ve drenaj altyapılarının ivedilikle kurulması üreticimizin faydasına olacaktır.

 

Tarımsal ürünler ve buğday üretiminde dışa bağımlı olmadan kendi kendimize yetebilecek şekilde, orta ve uzun vadede hükümetlere göre değişen değil, sürdürülebilir Milli Tarım Politikasının olması gerekir.

 

 

                                                                        Fehmi KİRAZ
                                                                        Genel Başkan 
                                                 Türk Ziraat Yüksek  Mühendisleri Birliği

Sakarya Cad. 30/2 Kızılay/ANKARA
Tel: (+90) 312 4335981

HÜKÜMET, PİYASAYI REGÜLE EDEBİLMELİDİR

Türk Ziraat Yüksek Mühendisleri Birliği tarafından hazırlanan ve Genel Başkan Fehmi KİRAZ tarafından basına duyurulan basın bildirisinde şu konulara yer verildi:

Ülkemizde buğday üretiminin artırılması için;
• Hükümet TMO aracılığı ile tedbirini almak suretiyle piyasayı kontrol edebilmeli, spekülatif hareketleri önceden algılayabilmeli ve piyasayı regüle edebilmelidir.
• Türk tarımı ve çiftçi dünya ile rekabet edememektedir. Tarım sektörü, nüfusun beslenme ihtiyacını karşılaması, gıda sanayine hammadde sağlaması, istihdam yaratması, ihracata doğrudan ve dolaylı katkı sağlaması nedenlerinden dolayı üretilen ürün,  IMF, Dünya Bankası ve DTÖ’ye rağmen direkt ve dolaylı olarak AB ve ABD standardında desteklenmelidir.
• Ülkemizde, 600 bin ton sertifikalı tohumluğa ihtiyaç vardır. Bugüne kadar kullanılan sertifikalı tohumluk miktarı bu miktarın çok altında kalmıştır. 200 bin ton sertifikalı tohum dağıtımı yapılmış olup, tohumluk ihtiyacının yaklaşık %30’u karşılanmış, Devletin buna acil destek vermesi gerekmektedir.
• Tarımsal altyapılar yeterli değildir. Kadastro sorununun bir an önce tamamlanması gerekmektedir. Miras hukukunun düzeltilmesi ve toprağın parçalanması önlenmelidir. Arazi toplulaştırması yapılmalıdır. Sulama potansiyelimizin % 25-30’unu kullanabilmekteyiz. GAP ile başlayan son günlerdeki gelişmeler diğer bölgelerimizde de hızlı bir şekilde yatırımlar yapılarak sulama ve drenaj altyapılarının ivedilikle kurulması üreticimizin faydasına olacaktır.
 
02 Haziran 2008 tarihli TZYMB basın bildirisine http://www.tzymb.org.tr/birlikgorusu.asp?id=323 adresinden  ulaşabilirsiniz.