EROZYONLA MÜCADELE

EROZYONLA MÜCADELE

Dünyada olduğu gibi Türkiye’de de toprakların yerinden taşınarak uzaklaşması ve kaybolma süreci erozyon olarak tanımlanmaktadır. İklim (yağışlar), topoğrafya, (arazi eğimi), toprak derinliği, bitki örtüsü ve toprakların fiziksel ve kimyasal  özelliklerinin etkileşimi sonucu oluşan doğal erozyonun yanında, özellikle ülkemizde arazilerin kabiliyetlerine (tarım, orman, mera, v.b) göre kullanılmamaları toprak kaybını artırıcı en önemli neden olarak karşımıza çıkmaktadır.

Ülkemiz topraklarının % 7,2’sinde hafif , % 20,0’sinde orta ve % 58,7’sinde ise şiddetli veya çok şiddetli derecelerde erozyon problemi vardır. Erozyona uğrayan toprakların % 99’u su erozyonundan, geriye kalan % 1’i de rüzgar erozyonundan etkilenmektedir. Erozyondan etkilenen toplam alanımızın miktarı 57.2 milyon hektara ulaşmaktadır.

En önemli çevre sorunu olan ve insanımızı açlığa, yoksulluğa ve göçe zorlayan toprak erozyonu, ekosistemin bozulmasında ve suların kirlenmesinde de çok büyük etkendir.

Ülkemizdeki akarsularla beraber taşınan verimli toprak miktarı, Afrika’nın 22, Avrupa’nın 17 ve ABD’de oluşan toprak kaybı miktarından 7 kat daha fazladır.

Her yıl tarım, orman ve mera alanlarından toplam 500 milyon ton, verimli üst toprak erozyonla kaybedilmektedir. Taşınan bu miktar toprakla birlikte yaklaşık 9 milyon ton bitki besin maddeleri de kaybolmaktadır.

Erozyonu artırıcı ve hızlandırıcı en önemli etkenler, amaç dışı arazi kullanımı, hatalı toprak işleme teknikleri, kent, sanayi, ulaşım ve benzeri yatırımların yanlış konumlanmasıdır.

Ülkemizde erozyonun bu kadar fazla olması kaderimiz değildir. Alınacak önlemler ile toprak kayıpları en düşük seviyelere düşürülebilir.

Bunun için;

Arazilerin kullanım kabiliyet sınıflarındaki yeteneklerine uygun olarak kullanılması, bitkisel (anız örtülü tarım), fiziksel  (teraslar) , kültürel (şeritsel tarım) v.b tedbirlerin alınması, azaltılmış ya da sıfır toprak işleme tekniklerine geçilmesi,    rüzgar erozyonu problemi olan alanlarda ise rüzgar hızlarını düşüren kamış perdeler, çitler vb. gibi fiziksel önlemlerin alınması,  kumul alanlarda ise kendi yetişme ortamına özgü doğal bitki türlerinin korunması ve iyileştirilmesi gibi önlemler alınmalıdır.

Ülke topraklarının korunması ve ileriki yıllarda gıda güvencesinin tehlikeye girmemesi için hem Devlet olarak makro ölçekli erozyon önleme plan ve programlarının hazırlanıp bir an önce uygulamaya geçilmesi, hem de çiftçilerin bu konuda bilinçlendirilmeleri ve erozyonu önleyici tedbirlerin alınması konusunda eğitilmeleri gerekmektedir.

Kamuoyuna saygılarımla…

 

 

Fehmi KİRAZ

Genel Başkan

Türk Ziraat Yüksek Mühendisleri Birliği

 

Sakarya Cad. 30/2 Kızılay/ANKARA
Tel: (+90) 312 4335981

 
NOT: